7 Kasım 2011 Pazartesi

"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."

29 Ekim 2011 Cumartesi

anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım taşı delemiyor bir çığlık ve apansız su oluyorum ipince, kendime sızıyorum dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim?
Ömrüm diyorum şimdi ömrüm/ Üzgün bir çocuksun sen ve yalnız / Öyle kal çünkü bu dünyada / Sana en çok mutsuzluk yakışıyor
gör ki dalgalanıyor hala hayatın güvertesinde korsan bayrakları düşüyor sevginin mavi sularına kuru kafaların gölgesi ve zulüm uzakça bir kıyıya demir atıyor şimdilik...
Şimdi büsbütün bitiyor hikaye Ardında hiçbir iz bırakmadan Kal desem kalırdın biliyorum Ama sen orada kal istersen..