28 Şubat 2018 Çarşamba

Şiirlerin bile tadi eskisine nazaran yokluğunu aratmadı..
Yeryüzü artik gökyüzünün berraklığını yaksitmamakta..
Gözlerin bir ceylanın kalbi gibi sessiz kafiyesiz kalmakta..
Sevmeyi, anlatmakta çaresizlik içinde çırpınıp duran kuşlar..
Küskün bile kalmak acıya tuz basmak desek bile nafile..
Sen .. Diye başlardı cümlelerim şimdi ise noktasini bile unutuyorum hüzünlü yağmurlarda, ayazında sabahin acımasızlığın bi ahın..
Ceketimin düğmelerini iliklemiyorum artık saygizilik değil bilâkis sevgiyi içime alırcasına beklemekteyim..
Beklemek belkide odunlu sobanın yanında uyuklayıp soğuk havanın kapının eşiğinde içimi ürpermesiyle son bulmak..
Gözlerim bulutlu aksamlardan kalma, siyahi bile ayırt etmekte zorlanmaktayim..
İlkbaharı beklercesine yagmur olup yagmaktayim, sonbahar olup yaprak dökmekteyim..
Kentimin yıkık tarafı beyaz örtü ile bürünmekte Üşümekte bile zorlanmaktayim..
İnsanlar şair gibi konuşanı sevmezler, şiir gibi yalan söyleyeni ezberinde tutarlar..